NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
سَعِيدٍ عَنْ
ابْنِ جُرَيْجٍ
قَالَ
أَخْبَرَنِي
أَبُو
الزُّبَيْرِ
أَنَّهُ
سَمِعَ
جَابِرَ بْنَ
عَبْدِ اللَّهِ
يَقُولُ
رَأَيْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَرْمِي عَلَى
رَاحِلَتِهِ
يَوْمَ
النَّحْرِ
ضُحًى
فَأَمَّا
بَعْدَ
ذَلِكَ
فَبَعْدَ
زَوَالِ
الشَّمْسِ
İbn Cüreyc'den
naklediğildiğine göre Ebu'z-Zübeyr şöyle demiştir: Ben Cabir b. Abdullah’ı
şöyle derken işittim:
Ben Resûlullah
(s.a.v.)'i kurban bayramının birinci günü kuşluk vakti (Akabe Cemresinde) taş
atarken gördüm. Daha sonra(ki günlerde) bunu güneşin zevalinden sonra yaptı.
İzah:
Buhari, hac; Müslim,
hac; Tirmizî, hac; Nesaî, menâsik; Darimi, menâsik; Ahmet b. Hanbel, III, 313, 319, 400.
Duhâ vakti
"dahve-i kubra" denilen Ve şer'î nehârın yansı sayılan (kaba kuşIuk)
istivâ" zamanı demektir.
Bu hadis-i şerif
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in ilk günkü taşları Minâ'da Akabe Cemresinde kuşluk
vakti attığını diğer günlerde de cemreleri zevalden (güneş batıya kaydıktan)
sonra attığım ifade etmektedir.